Solucanın Şiiri:
Haiku / Kadir Aydemir
Haiku; nasıl sade ve narin bir
şiir. Fazla sözü ve kabalığı kaldırmıyor yapısı. O, doğa ve insan arasında bir
köprü şiiri adeta. Japonca ve Türkçenin yapısal farkları dolayısıyla 5-7-5 hece
sistemiyle değil de, daha kurgusuz ama savruk olmayan haiku şiirlerini
seviyorum. 5-7-5 yapıyla, kendi kendine doğarsa şiir, elbette ki daha da güzel.
Haiku yalın doğa şiiridir.
Zorlamaya, masa başı eziyete pek gelmiyor. Düşünün; yağmur yağıyor ve eski bir
sokakta yürüyorsunuz. Şemsiyeniz açılmıyor. İşte o an yağmurun ne kadar güzel
olduğunu “duyumsuyorsunuz”… Yağmuru ve havada asılı olan milyonlarca su
taneciğini, belki de içlerinden birini düşünüyorsunuz. Bir su taneciği nedir
ki? Ama bütün dünya yansıyabilir onun yüzüne. Küçük bir böcek için dev bir
dalgadır o. İşte haiku şiiri, gelişmiş bir algı biçimi istiyor şairde. Şair
görebilmelidir bir kartal gibi. -Yağmura dönelim. Her yer ıslak, yağmur durdu
bakın, solucanlar uzayıp gidiyor oysa. Kent insanı apartmanlarda, eviçlerinde
bir duvar kenarındaki örümceğe ve onun evine bile tahammül edemiyor. Küçük
sinekler: İğrenç. Arılar: Öldürülmeli!
Haiku evren
şiiridir. Küçük canlıların, doğa olaylarının, kırkayakların, kelebeklerin
imparatorluğudur. Solucanın yağmur sonrası topraktan çıkıp –neden? hep merak
ederim ve nereye?- uzayıp kısalışı ölüm
ve yaşamdır sanki. Bir sonsuz saattir incecik gövdesi. Ben varoluşumuzu
düşünürüm her solucan görüşümde. Bir yaprakta saklanan su, göldür kuşlar için.
Haiku şiirini seviyorum çünkü
beni alıp çocukluğuma götürüyor ansızın. Çok iyi bir şiir disiplini
kazandırmasının yanında “görmeyi”, “duymayı”, “susmayı” geliştiriyor… Şair bir
an için duyargalarının, kanatlarının, yüzgeçlerinin olduğunu duyumsuyor.
İlk şiir
kitabım “Sessizliğin Bekçisi”, haiku
şiirlerinden oluşuyordu. 35 haiku için ressam İbrahim Çiftçioğlu desenler
çizmişti. Haiku maceram böyle başladı. Çok fazla kaynak yok ülkemizde, ben de
bulabildiğim tüm haiku kitaplarını, çevirileri, üzerine yazılmış yazları
okumuştum. “Dikenler Sarayı”ndan önce
“Sessizliğin Bekçisi”ni yayımlamam,
biraz da yalınlaşma isteğimden kaynaklanıyordu. Doğa, aşk, insan, zaman… ve
ölüm. Haiku hepsini kapsıyordu bana göre.
Haiku şiiri
yazmak çok kolay görünür, ama aslında zor bir şiir tekniğidir. Şaşırtmaca,
mevsimin belli edilişi, her sözcüğün şiirin içine sinmeyişi gibi birçok özel
ayrıntısı vardır. Her üç dizelik şiir haiku olamaz. Uzun bir ön çalışma istiyor
ona giden yol. Ve üç dizelik bir şiircik için aylarca düşündüğümü bilirim. Bu,
bendeki “kolay beğeniyi” yok eden sihirli bir formüle dönüştü zamanla. Sabır ve
disiplin şair için çok önemli iki silahmış, öğrendim. Haiku benzersiz bir
vizördür. Uzak yakın çağrışımlarla doludur içi ve dışarıda bıraktıkları. Haiku
şairi doğanın küçük, değersiz bir parçası olduğunu kabullenmeli öncelikle. Biz
neyiz ki kuşların sanatı, arının bakış açısı ve kelebeğin yolculuğu yanında?..
Kadir Aydemir